Başbakan Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl 2 ay hapsi istendi

16 Nisan 2014 17:06

CHP İl Başkanı Vedat Şenol hakkında, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği suçlamasıyla dava açıldı. Şenol, 1 yıl 2 aya kadar hapis veya adli para cezasıyla yargılanacak.

17 Aralık operasyonu sonrası CHP Isparta İl Örgütü, 28 Aralık 2013 tarihinde  Hükümeti protesto etmek için Mimar Sinan Camii önünde toplanmış, CHP İl Başkanı Vedat Şenol burada basın açıklaması yapmıştı. Şenol  açıklamasında, "... Bunlar hırsız düpedüz memleketin herşeyini talan etmişler bu hırsızlıkların baş sorumlusu da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Dört tane bakan peşin sıra istifa edip Erdoğan Bayraktar bütün emirleri Başbakan verdi dedikten sonra O Başbakanın orada durması pişkin pişkin oturup mitingler yapması halkı hala daha aldatması kabul edilecek bir şey değildir' şeklinde  ifadelere yer verdi.

İLK DURUŞMA 18 HAZİRAN'DA

İşte Şenol'un bu açıklamaları üzerine Isparta Cumhuriyet  Başsavcılığı harekete geçti.  Şenol hakkında kamu adına iddianame hazırlandı. İddianamede,  Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına hakaret teşkil eden beyanlarının bulunduğu belirtilerek, Şenol hakkında  TCK'nın ilgili maddelerince cezalandırılması istendi. Birinci Isparta Sulh Ceza Mahkemesi iddianameye kabul etti.  Böylece,  Şenol hakkında dava açıldı.  Davanın ilk duruşması 18 Haziran 2014 tarihinde yapılacak.  Şenol, 1 yıl 2 aya kadar hapis veya adli para cezası istemiyle yargılanacak.

“AÇIKLAMAMIZ SİYASİDİR”

Öte yandan Şenol hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni alenen aşağılama suçlamasına ise  takipsizlik kararı verildi. CHP İl Başkanı Vedat Şenol konuyla ilgili basın toplantısı düzenledi, Şenol şu ifadelere yer verdi: “Özellikle yolsuzluk soruşturması sürecinde tüm Türkiye büyük bir infiale kapıldı. Yolsuzlukları ortaya çıkaran savcılar açığa alındı. Polis kadroları tasfiye edildi. Yargıda en büyük operasyon yapıldı. Bu insanlar kolay yetişmiyor. Ardından sıkı yönetim dönemlerinde yapılan baskı gibi sivil bir diktatörün emriyle baskı uygulandı. Başta CHP olmak üzere muhalefet, hükümeti protesto eylemleri yaptı. Yolsuzlukların ve hırsızlıkların üzerine gidildi. CHP'nin tüm il örgütleri bu eylemleri yaptılar. Biz de Mimar Sinan Camii önünde tabutlu eylem yaptık. Orada İl Başkanı sıfatıyla  yolsuzluk ve hırsızlıkları protesto eden açıklama yaptım. O süreçte sadece savcılar polisler görevden alınmadı. Dört bakan istifa etmek zorunda kaldı.  Protesto yaptığımız eylemde hükümeti yolsuzlukla suçladık. Hükümetin içinde bir çetenin oluştuğunu söyledik. Genel Başkanımızın söylediği gibi bu çete çeşitli bakanların bürokratları da dahil olduğu bir ekibin bu yolsuzluğu yaptığını söyledik. Bu çetenin sorumluluğunu birine atfetmemiz lazımdı. Eğer bir kurum ve kuruluşta hırsızlık ve yolsuzluk yapılıyorsa birinci derecede o kurumun başındaki kişi sorumludur. Kendisinin yapıp yapmadığı önemli değildir. Hükümetin içinde bu yolsuzluklar yapılmıştır. O kadar açıktır ki milyonlarca lira, dolar evlerde yakalanmıştır.

'YEREL SEÇİMLERİN ERTESİ GÜNÜ'

Biz hükümetin içindeki yolsuzluk hırsızlık yapan çeteye işaret ettikten sonra yerel seçimlerin bittiğinin ertesi günü Cumhuriyet Savcılarından biri iddianame hazırlıyor. Kamu hakları adına dava açılıyor. Demek ki seçim sonuçları başka sonuçlansa bu davalar açılamayacaktı. Belki Türkiye'de aynı tarihlerde başka yerlerde de açıldı.  Şahsım hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni aşağılamaktan takipsizlik verilmiş ama Başbakana hakaretten dava açılmış. Bize isnat edilen suçların karşılığı 3 ay ile 2 yıl arasında hapis, adli para cezası. İl başkanları genel başkanları adına siyasi demeç vermeye yetkili kişilerdir. Konuşmalar siyasidir. Sayın Başbakan bizim Genel Başkanımız hakkında SSK Genel Müdürlüğüne ilişkin yolsuzluk  suçlaması yaptı.  Burada kişisel bir hakaret yok. Ortada bir yolsuzluk var. İlgili bakanlar istifa ettirilmiştir. Bu anlamda en büyük şahidim de Erdoğan Bayraktar'dır. İstifa ederken hükümet ve Tayyip Erdoğan'ı suçlayarak talimatları Başbakandan aldığını söylemiştir. Bu kadar hırsızlık ve yolsuzluk yapılan bir ortamda bunun normalmiş  gibi çevrelerce karşılanmasını garipsiyorum.  Türkiye ne garip bir ülke ki sanki bir diktatör tarafından yönetildiğini kanıtlarcasına tüm kurumlarına operasyon yapıldı. Darmadağın edildi. Türkiye'de sözde en güvenilir kurum olan yargının artık siyasi erkin hükümetin emrinde olduğunun göstergeleri var. Ben takdiri  kamuoyuna bırakıyorum. İlahi adalet bir şekilde gerçekleşecektir. Mağrur olma Padişahım senden büyük Allah var.”  

 

 

Bu haber 659 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...