İbicioğlu: ‘’Çok üniversite sıradanlaştırır’’ - Özkan: ‘’Ben bu fikre kesinlikle katılmıyorum’’

10 Eylül 2013 17:51

 

216. dönem Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı görevini devralan SDÜ Rektörü İbicioğlu, ‘’Tematik üniversiteler açılırsa herhalde artık belli alanlarda üniversiteler sıradanlaşacak’’ dedi. Vali Vahdettin Özkan ise ‘’Çok üniversitenin açılması niteliği düşürür’ tezi var. Ben bu fikre kesinlikle katılmıyorum. Bu 20-50 yıl önce geçerli olabilirdi ancak günümüzde bilgiye ulaşım çok hızlandı’’ dedi. Özkan’la İbicioğlu bu konuda fikir ayrılığına düştü.

SDÜ Rektörü Hasan İbicioğlu, yeni akademik yıl Üniversitelerarası Dönem Başkanlığı görevini devraldı. Görev tesliminin ardından gündem değerlendirmesinde bulunan İbicioğlu, dünyada artık rekabet çağının başladığını bildirdi. Üniversitelerin sadece kendi komşusu olan ve Türkiye’deki üniversitelerle değil dünya üniversiteleriyle yarışmak durumunda olduğunu ifade eden İbicioğlu, şunları söyledi; ‘’Bu nöbet teslimi bugün bana gelmiştir. 2012 yılında daha önceki kurul başkanımız döneminde başlayan bir takım programlara devam edeceğiz.

HİYERARŞİK,SUNİ YAPAY İLİŞKİLERİ KABUL ETMEYİZ

Bunlar içerisinde özellikle üniversitelerarası kurulun acil eylem planı içerisinde doçentlik sınavlarında adaylarının müracaat etmelerinde belirli bir zaman kaybı oluyordu. Genelde dosyalar hart copy olarak gönderiliyor, basılmış eser olarak gönderiliyor. Bunlarında üniversitelerarası kurul ve daha sonrada ilgili dosyaların adaylar tarafından yine jüri üyelerine gönderilmesinde sıkıntılar yaşanıyordu. Burada bir zaman kaybı oluyordu. Bununla ilgili daha öncede başlamış planların hızlıca bitirilmesi, kısaca dijital ortamda doçentlik müracaatlarının ilgili jüri üyelerine hızla teslim edilmesi, buna yönelik olarak da bilgisayar sistemine dayalı altyapının oluşturulmasına yönelik faaliyetleri bu dönemde tamamlamayı düşünüyoruz.

Rektör dışında üniversitelerarası kurul üyelerinin havayolu ulaşımında VİP’i kullanmalarında bir sorun olduğunu biliyorum. Burada rektör VİP’ten geçiyor, üniversitelerarası kurul arkadaşımız maalesef başka bir kapıdan geçiyor. Halbuki orada aralarında konuşacak çok konular var. Oradan, buradan geçmek mesele değil. Mesele o arkadaşımızın ayrılması. Hiyerarşik, suni yapay ilişkileri kabul etmeyiz. Bu konuyu daha önce YÖK başkanımıza arz ettim. Bu konuyla ilgili de çözüm üreteceğiz.

ULUSLARARASILAŞMAYI HIZLI BİR ŞEKİLDE TAMAMLAMAMIZ GEREKİYOR

Öte yandan bundan sonraki süreçte kendi içimizde rekabeti artırmak, dışarıda soft power olarak kendimize bir alan oluşturabilmek, ülkemizin gönüllü tercihçileri oluşturabilmek adına da dünyanın farklı ülkelerinden üniversitelerimize akademisyenler ve öğrenciler getirmek, bir yandan da öğrenciler göndermek zorundayız. Uluslararasılaşmayı hızlı bir şekilde tamamlamamız gerekiyor.

SIRADAN DEĞİL GELİŞİMCİ ÜNİVERSİTE OLMAK ZORUNDAYIZ

Açılan bu kadar üniversite sayısına paralel olarak butik üniversitelerde açılırsa Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok ki gidişat da o yönde, tematik üniversiteler açılırsa, herhalde artık belli alanlarda üniversiteler sıradanlaşacak. Biz şimdiden tedbirlerimizi alıp, özellikle gelişimci üniversite perspektifi içerisinde devletin yada merkezi iktidarın tüm üniversiteleri finanse edemeyeceğine, etse de istenilen düzeyde olamayacağına göre  işimize geldiğinde akademik, bilimsel özerklikten bahsediyorsak, evet bu özelliklerin olabilmesi için parayı kimden alırsanız oraya karşı sorumluluk hissedersiniz. Parayı veren kişi sizden hesap da sorar. Dolayısıyla bizim üniversiteler olarak kendi kaynaklarımızı oluşturmamız gerekiyor. Buna yönelik artık bu konuda kamuoyu oluşturmamız gerekiyor. Kurul olarak bunu da gündeme alacağız.

ÖZLÜK HAKLARI KONUSUNU ÇÖZECEĞİZ

Üniversite personelinin dile getirdiği en önemli konu özlük haklar meselesi. Sayın YÖK Başkanımızın bu konuda bir takım girişimleri oldu. Bizde bundan sonra konuyla ilgili gerekli makamlarla görüşeceğiz.

HALKIN İRADESİNİN OLMADIĞI YERDE ZORBALIKLAR OLUR

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çıkmış olduğu şanlı yolcukta özellikle son yıllarda kat ettiği ulusal ve uluslararası arenadaki ekonomik aktör olarak dünya ekonomisinde gösterdiği faaliyetlerle gerçekten mazlumların bu yönüyle umudu haline gelmeye tekrar başlamışken, yanı başımızda bir takım oyunlar oynanmaya başlamıştır. Üniversitelerarası Kurul olarak halkın iradesinin her yerde tecelli etmesi gerektiğine inanıyoruz. Halkın iradesinin olmadığı yerde zorbalıkların olacağına inanıyoruz.

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR

Öncelikle Mısır’da halkın iradesiyle işbaşına gelmiş bir iktidarın darbeyle alaşağı edilmesi ve halkın hiçe sayılmasıyla ilgili kısaca evrensel hukukun, insan haklarının çiğnenmesi anlamında görmüş olduğumuz bu olayı kınıyoruz. Çünkü burada artık dünyada darbeler dönemi kapanmak zorundadır. İnsan onuruna da yakışır değildir. Arkasından ortaya çıkan karanlık manülatif yaklaşımlar, parabolik güçlerin oyunlarıyla ortaya çıkan süreçler birçok masum insanın can vermesi, şehit olması bir yönüyle Mısır’ın daha düne kadar bizim bir parçamız olmasından dolayı da gerçekten ateş düştüğü yeri yakar. Bundan dolayı da bizim ayrı bir acı çekmemiz, ayrı kıvranmamız, orada zalim, kör bir kurşunla şehit olan Esma hanıma daha fazla üzülmemiz herhalde çok normaldir.

SURİYE’DE KİMYASAL SİLAHLARIN KULLANILMASI İLK DEĞİLDİR

Suriye’nin daha düne kadar evimizden bir parça olması dolayısıyla burada yaşananlar da bizi derinden ilgilendiriyor ve yaralıyor. Suriye’de masum halka, kundaktaki çocuklara kimyasal silah kullanılarak yine kendi halkına karşı zorbacı yaklaşımla namluların çevrilmesini ve bu insanlık suçunu da Üniversitelerarası Kurul olarak kınıyoruz.

KARANLIK GÜÇLER EN ÇOK ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİ KULLANIYOR

Bu arada tabiî ki etrafımızdaki yangınların bir takım kıvılcımlarını bize de sıçratmak isteyen odaklar vardır ki bunun uygulamalarını Türkiye belirli aralıklarla, belirli olaylarla görmüştür. Bu olaylar içerisinde ülkeyi istikrarsızlaştırarak, ülkede bir takım istenmeyen karanlık güçleri devreye sokmak isteyenler olacaktır. Bu konuda da en çok kullanılan üniversite gençliğidir. Üniversite gençliğini kullanmak 2 açıdan onların avantajına gelmektedir. Bir yandan üniversite gençliği yaş bakımından delikanlılık çağında olmaları nedeniyle hızlı bir şekilde maniple edilebilecek çok önemli bir hedef kitle. İkincisi de bir ülkede üniversite gençliğini elinden aldığınız zaman gelecekteki entelektüel sermayeye önemli  bir darbedir. Kısaca o ülkenin geleceğine ipotek koymuş oluyorsunuz. 12 Eylül ve darbe öncesi gördüğümüz ülkeyi istikrarlaştırma adına üniversite gençliğini kullanmak isteyenler vardır, olacaktır. Ülkemizin bu anlamda gelişmesini istemeyen bir takım Atatürk’ün ifadesiyle ‘Dahili ve harici behtbahlarımız olacaktır, bunların adına uyanık olmamız gerekir.’’

BEN BU FİKRE KATILMIYORUM

Bu arada Rektör İbicioğlu’nun üniversite sayısının artmasına ilişkin olumsuz düşüncelerine Vali Özkan’ın tavrı farklı oldu. Vali Özkan, ‘’Üniversitelerin 81 ile yayılması ve mekansal olarak her yere hitap etmesi üzerinde bir tartışma var. Çok üniversitenin açılması niteliği düşürür tezi var. Bu fikre kesinlikle ben katılmıyorum. Bu 20-50 yıl önce geçerli olabilirdi ancak günümüzde bilgiye ulaşım çok hızlandı. Teknoloji aktif olarak kullanılıyor.  Artık imkan ve kaynaklarımız fazla’’ şeklinde konuştu.

 

 

 

 

Bu haber 684 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...