“Gül’de alternatif sektörleri geliştirelim”

16 Nisan 2019 18:12

Ortaya çıkan tablo karşısında gülcülük sektörünün tehlikeye girebileceğini belirten Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, “Üretim yapalım ama alternatif ürünleri de geliştirelim. İşte o zaman sıkıntı ortadan kalkar” dedi.

Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’ini tek başına karşılayan Isparta’da gül çiçeği yatlarının artış göstermesi nedeniyle ekim ve dikim alanları her geçen gün artıyor.

Ortaya çıkan tablo karşısında gülcülük sektörünün tehlikeye girebileceğini belirten Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, “Üretim yapalım ama alternatif ürünleri de geliştirelim. İşte o zaman sıkıntı ortadan kalkar” dedi.

“BU YILI KAZASIZ BELASIZ ATLATTIK…”

Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, güldeki tehlikeyle ilgili şunları söyledi:

 “Sektör olarak bizim aşamadığımız, halledemediğimiz bir problem olarak her zaman böyle diğer bir tabirle demokrasi kılıcı gibi ensemizde savurulup duran bir şey bu. Bunu defalarca söylememize rağmen üreticiler nezdinde bununla ikili görüşmelerde çok farklı ortamlarda söylememize rağmen bir türlü bunun üstesinden gelemiyoruz.

Gül yağı fiyatları arttığı gibi gül çiçeği fiyatları da buna paralel olarak gösterince hemen dikim yapalım gül çiçeği çok iyi para ediyor falan millet yükleniyor. Bu sadece gülcülük sektöründe değil tarımsal faaliyetlerdeki faklı kategorilerde de oluyor. Elmada, kirazda oluyor soğanda,  patateste, havuçta oldu gibi çok farklı şeylerde de gündeme geliyor. Ama biz bunun için hep şunu söylemiştik, ekim dikim yapmak isteyen vatandaşlarımız, üreticilerimiz mümkün olduğu kadar bizimle irtibata geçsinler. Görüşelim, konuşalım, değerlendirelim bizim kendilerine sunacağımız fikirler ve değerlendirmelerden sonra karar versinler ki ileride herhangi bir sıkıntı yaşamasınlar. Hep biz bunu istemiştik. Ama görünen o ki pek öyle olmadı. Yapacakta bir şey yok insanlar ekip dikmeye devam ediyor. Isparta ve çevresinde yaklaşık geçmiş yıllarda ortalaması 20 bin dekar olan civarında olan ekim dikim alanları bugünler de öyle tahmin ediyorum 30 bin dekar civarına ulaştı. Yeni dikilenler var kesilenler yerine tekrar gelecek olanlar var. Bu yıl aslında bir üretim artışı söz konusu idi. Ancak yüzde 30 civarında ürün kaybından dolayı dengeyi korumuş oldu. 9 bin ton civarında bir üretim ortalaması 9 bin tonu da geçmiş olabilir. Üretimde bu yılı kazasız belasız atlatıldığını düşünüyorum.

Önümüzdeki yıllarda yapılan yeni dikimlerin devreye girmesi herhangi bir risk konusu olmadığı takdirde ürünün tamamının hasatta dönüşmesi durumu da bu miktarın çok daha fazla artacağını ve 2019 ve takip eden yıllarda sürecin biraz sıkıntılı geçeceğini tahmin ediyoruz. İnşallah olmasın. Böyle bir şey talep ettiğimizden değil. Ama geçmiş yıllarda biz bunu hep böyle gördük. Keşke böyle şeylerle hiç karşılaşmasak.  Ekim dikimden önce yapılması gereken başka alternatif girişimlerin gündeme gelmesi gerekiyor. Gül çiçeği üretelim de bu üreteceğimiz gül çiçeğini gerek çiçek olarak gerekse işlendikten sonra elde edilen ürünlerin kullanım alternatif alanlarının bulunması ve devreye sokulmasıdır. Yani 10 bin ton değil de 15 bin ton çiçekte üretilse bu çiçek doğrudan kurutulmuş çiçekte olabilir ya da işlendikten sonra gül yağlarının ya da konteyner ya da gül sularının bu ürünlerinin kullanım alanlarının yaygınlaştırılması ve çoğaltılmasıyla paralel olarak ekim dikim yapalım. Ama öyle görünüyor ki şu aşamada bununla ilgili çok kapsamlı çalışma yapılmadı. Bu sadece üretici firmaların yapacağı bir işte değil. Bu tabi ki akademik çalışmalar gerektiren üniversite ve iş dünyası ile iş birliği ile ortaklıkla yapılacak olan çalışmalar. Eğer bunlar yapılabilseydi bu güne kadar gerçekleştirmiş olabilseydik şu günlerde belki de bunları hiç konuşuyor olmayacaktık. Ama ben hala ümitliyim. Bu çalışmalar öyle ya da böyle yapılmak zorunda. Gül çiçeğinden elde edilen ürünlerin kullanım alanların alternatif kullanım alanlarının bulunması, keşfedilmesi, çoğaltılması ve buna bağlı olaraktan üretim alanları kısıtlanmaması gibi bir şey gündeme gelebilir. Ama bu kısa vadede olacak gibi bir iş değil. Çünkü bu bizimle de sınırlı değil. Yani Türkiye’de de sınırlı bir üretim olarak görmemek lazım. Bu Bulgaristan’da da aldı başını gidiyor, Azerbaycan’da son yıllarda yapılan ekim ve dikim alanlarını dikkate aldığımız zaman eskiden beri orada geleneksel bir üretim vardı modernize edilmek suretiyle devreye sokuluyor. İran’da, Bulgaristan’da, Fars’ta var. Bir sürü yerde var. Bütün bunlara baktığımız zaman dünyada ki parfümleri ve kozmetik sektörünün ihtiyacı olan hammaddelerinde bir tarafa koyduğunuz zaman arz- talep dengesinin üretici aleyhine bozulduğunu görüyoruz. Nasıl çıkılır bu dar boğazdan ya da sıkıntılı süreçten topyekûn bu işe oturup çözüm bulmamız gerekiyor. Biraz öncede de dediğim gibi bilim ve ilim dünyasıyla birlikte alternatif alanlar bulmak gerekiyor. Biz kendi çapımızda bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama tabi ki çok sınırlı ve kısıtlı imkânlarla bunu yapmak zorunda kalıyoruz. İnşallah 2019 yılında böyle sıkıntılar olmamasını istiyorum.”

 

Bu haber 235 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...