“Ermeniler derhal Hocalı´nın hesabını vermelidir"

25 Şubat 2013 22:10

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Ali Balaban, Hocalı Katliamı’nın 21’nci yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

Balaban’ın mesajı şöyle: “Eli kanlı Ermeni güçlerince 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde ki Hocalı kasabasında yaşayan soydaşlarımıza karşı yapılan vahşet ve katliamın 21. yıldönümünde hayatlarını kaybeden kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz.

26 ŞUBAT 1992'DE İNSANLIK TARİHİNİN EN KARANLIK GÜNLERİNDEN BİRİ YAŞANDI

26 Şubat 1992 günü, insanlık tarihinin en kara günlerinden biri yaşandı. Yalnızca bir gün içinde tümü savunmasız 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı olmak üzere 613 kişiyi katlettiler. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralandı ve 1275 kişi ise rehin alındı. Ermeniler yakaladıkları herkese işkence yaptı. Katliamı Ermenilerle beraber ortaklaşa yapan Rusların Izvestiya gazetesi şöyle yazıyordu: “Çocukların kulakları, bir kadının yüzünün bir kısmı, kesilmiştir. Erkeklerin kafa derileri yüzülmüştür… Ben tepede yüzden fazla ceset gördüm. Bir erkeğin kafası kopartılmıştı…” Fransızların ünlü gazetesi Le Monde ise “Ağdam’daki yabancı gazeteciler, Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları sökülmüş insanlar görmüşler.” Bu bir Azerbaycan propagandası değil; tamamıyla belgeli gerçeklerdir. Ama ne yazık ki, tamamı kayıtlara geçirilmiş, tanıkları olan, fotoğrafları olan bir katliam için sözbirliği etmişçesine sözde aydınlardan hiçbir tepki gelmemektedir.

"BU CAN KARDEŞLERİMİZİN ÇIRPINIŞINI HANGİ GÖZ GÖRMEZ? HANGİ GÖNÜL HİSSETMEZ?"

Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali ile yaşanan dram, Hocalı ile sınırlı değildir. İşgallerde toplam 20 bin Azeri Türk’ü şehit edilmiştir. 49 bin kişi yaralanmış; işgal, Azerbaycan’ı 60 milyar dolarlık ekonomik zarara uğratmıştır. Bugün Azerbaycan topraklarının beşte biri Ermeni işgali altında inim inim inlemekte, 1 milyon 200 bin Azerbaycan Türkü asırlardır yaşadıkları Karabağ’dan uzakta, adeta sürgün hayatı yaşamaktadır. Biz yüreğimizde Irak’ta, Afganistan’da dökülen kanın sızısını duyuyoruz. Biz dağlık Karabağ’da yaşanan Hocalı soykırımına ağıtlar yakıyoruz. 1974 Kıbrıs Harekâtından önce Türklere yapılan etnik temizlik mezalimini unutmuyoruz. Biz, Batı Trakya ile hüzünleniriz. Doğu Türkistan boğazımızda düğümdür. İran Türklüğünü unutmayız, unutamayız. Balkan Türklüğüne karşı Avrupalı ülkelerin yürüttüğü asimilasyon temelli entegrasyona, inançlarımıza ve dilimize karşı yürütülen anlaşılmaz tutuma hep birlikte “hayır” deriz. Kanlı ellerin insanlığın hafızasına küflü demirlerle kazıdığı soykırımın acısını, bugün de iliklerimize kadar hissediyoruz. Biz her gün dünyanın her köşesindeki mazlum milletler için gözyaşı döküyoruz. İnsanlık adına, Kardeşlik adına. Canımız, kanımız, öz kardeşimiz olan bir milyon 200 bin Azerbaycan Türkünün topraklarından sürülüp zorunlu göçe tabi tutulduğunu, kendi öz vatanlarından kaçkın olduklarını unutamayız. Bu can kardeşlerimizin çırpınışını hangi göz görmez? Hangi gönül hissetmez? Tren vagonlarının içinde insanlık dışı bir yaşamın bedelini, dünyaya gelmemiş ana karnındaki bebekler öderken, ömrünün son deminde vatan toprağının kokusunu bir kere daha duysaydım diye dua eden aksakallılarımızı, ninelerimizi, çektiği çileden genç yaşta kocamış genç insanlarımızı bilmediğimizi mi – unuttuğumuzu mu sanıyorlar! Ermenilerce, bedenlerine haç dağlanmış insanlar, esaretleri, baharları kışa dönmüş genç kızlarımızın acıları yüreğimizde dururken, bazı ülkelerin bütün bu yapılanları görmezden gelip, bizlere insanlık dersi vermeye kalkması ne kadar da acıdır.

"KARABAĞ VATAN TOPRAKLARINA

KATILMADIKÇA GÖNLÜMÜZ HOŞ OLMAYACAKTIR"

Sınırlarımızı açmak için fırsat kollayan ve Ermenilerin dostluğunu kazanmak amacıyla olmadık dayatmalara boyun eğenlerin; Hocalı katliamını asla hatırından çıkarmaması, ahlaki ve milli tutarlılık gereği olacaktır. Biz, Türk milleti adına bir kez daha haykırıyoruz: Türkiye’deki ve Azerbaycan’daki herkes biliyor ve bilmelidir ki, Azerbaycan ve Türkiye toprakları bizim namusumuzdur. Türkiye ve Azerbaycan’ın bir can olduğunu bir kez daha buradan herkese ilan ediyoruz. Bunun içindir ki Azerbaycan bizim komşu ülkemiz değil, 400 milyon Türk’ün yaşadığı coğrafyada göz bebeğimizdir. Çünkü burada zalim Ermenistan’a karşı Türklük adına, vatan ve millet aşkına bir mücadele vardır. Bilinmelidir ki, bizim için Ankara, Adana, Kars, Ardahan nasıl vatan toprağıysa; Karabağ da vatanımızın toprağıdır; Türkün öz yurdudur. Burada, Hocalı gibi insanlık ayıbının yaşandığı, soykırımın dünyanın gözleri önünde yapıldığı ama Batı’nın sessiz kaldığı, Türk’ün yüreğinin sızladığı bir dram yaşanmıştır. Türkiye Kamu-Sen olarak Karabağ yeniden vatan topraklarına katılmadıkça gönlümüzün hoş olmayacağını bilmenizi istiyorum. Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çekilmeli, dünden bu güne işlediği insanlık dışı vahşetin hesabını insanlık karşısında vermelidir.

"ERMENİLER DERHAL KARABAĞ'DAN ÇEKİLMELİ,

HOCALI'NIN HESABINI VERMELİDİR"

Hocalı Katliamında katledilen bebeklerin ve silahsız insanların suçları neydi? Hocalı’daki katliamın, tüm dünyanın gözü önünde işlenen toplu bir cinayet olmasına rağmen; tüm sözde medeni ülkelerce göz yumularak sessiz sedasız kabullenilmesi hazin bir durumdur. Bu nedenle artık medeniyim diyen ülkeler harekete geçmeli ve yanan yüreklere su serpmelidir. Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarını derhal terk etmeli, Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlara uygun şekilde davranmalı ve Hocalı Katliamının hesabını vermelidir. İnsanlık ve vicdanlar ancak bu şekilde huzur bulacaktır. Bugün kendilerini mazlum millet olarak dünya kamuoyuna pazarlayan zalimler ve bu duruma çanak tutanlar iyi bilsinler ki zulüm, ancak zalimlerin harcıdır ve Türk milleti, bu zalimlerden mutlaka ama mutlaka hesap soracaktır.

Gerek Hocalı katliamında gerekse Karabağ işgali sırasında şehit edilenler başta olmak üzere, dünyanın her köşesinde zulme uğrayanların ve gelmiş geçmiş tüm aziz şehitlerimizin ruhları önünde minnet ve saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad olsun”.

Bu haber 791 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...