“EĞİRDİR VE YALVAÇ İÇİN ÜNİVERSİTE TEKLİFİMİZ VAR”

18 Nisan 2016 16:17

CHP Aydın Milletvekili ve eski SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lüfti Baydar, Isparta'da partililerle bir araya geldi. Baydar, Isparta’nın hak ettiği değeri Türkiye ve Dünyada şuanda alamadığını söyledi. SDÜ’nün Rektörlük görevini bıraktığı 2011 yılından şuanda geride olduğunu ifade eden Baydar, eski yönetime yönelik düzenlenen Paralel Yapı Operasyonu’nu da değerlendirdi.

DAVUTOĞLU’NA ISPARTA’DAN SORUYORUM’
Isparta’dan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da seslenen CHP Milletvekili Metin Lütfi Baydar, “Davutoğlu’na soru önergesi olarak sordum ama cevap vermedi. Bir de Isparta’dan sorayım dedim. Kara para aklama ile suçlanan Babek Zencani’nin iddianamesini ve savunmasını okudum. ‘Ben bu ilişkilerimi sürdürürken, Türkiye’de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttım. Türkiye’de 3 Bakana 137 milyon dolar rüşveti elden verdim” diyor. Bende Isparta İl Başkanlığından soruyorum. Babek Zencani’nin bahsetmiş olduğu 8,5 milyar dolardan haberiniz var mı? Haberiniz varsa soruşturma yaptınız mı? Bahsedilen bakanlar kim? Eğer bunlardan haberiniz yoksa buradan ihbar ediyorum. Babek Zencani 3 Bakana rüşvet verdiğini iddia ediyor. Bu Bakanların kimler olduğunu kamuoyu ile paylaşın” şeklinde konuştu.
CHP İKTİDARINDA ISPARTA’YI BULUŞUN, İNOVASYONUN
YAPILDIĞI BİR KENT OLARAK PLANLIYORUZ
Isparta’nın her ne kadar tarım, tuzim ve kültür kenti olarak planlansa da ciddi bir eğitim kenti olduğunu ifade eden Baydar, Isparta’yla ilgili son 2 dönemde 2 kanun teklifi verdiklerini bildirdi. Baydar, şunları söyledi: “Bunlardan bir tanesi Eğirdir’e Ekosistemi korumaya yönelik bir Doğa Bilimleri Üniversitesi, Yalvaç’a da Sosyal Bilimler ve Tarım Üniversitesi kurulması yönünde hedefimiz var. Bunlar şuanda Milli Eğitim Komisyonunda bekliyor ama iktidar olduğumuzda bunları hayata geçireceğiz. Isparta’da 250 bin öğrencinin yaşadığı hem Isparta’daki temel teknokenti, hem doğa bilimleri ve tarım teknokenti olan birçok buluşun, inovasyonun yapıldığı bir kent olarak planlıyoruz CHP iktidarında. O yüzden Isparta, Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir kent. Çünkü Türkiye’nin cari açığını kapatması için bir petrolü yok. Türkiye’nin harcamalarıyla ürettikleri arasında her yıl 50 milyar dolarlık bir açık var. AKP hükümeti bu açığı sürdürülebilir bir borçlanma ile kapatıyor. Bunun ilelebet devam etmesi mümkün değil. 50 milyar dolarlık cari açığın mutlaka bir üretim, bir buluşla kapatılması lazım. Bunun için eğitim sisteminin doğru modellenmesi ve teknoloji üreten, buluş yapan ve bulduğunu yurtdışına satan bir forma sokmamız lazım. O yüzden Isparta önemli. Isparta ileride kurulacak yeni üniversiteleri ve yeni teknokentleriyle bir çok buluşun yapıldığı, modern çalışmaların yapıldığı bir kent olacak.
ALTERNATİF TURİZMDE DE ISPARTA OLMALI
Isparta sadece eğitim alanında belirli hamleleri yapacak bir kent olmasının ötesinde turizmde de alternatif turizmin merkezi olabilecektir. Trekking yollarıyla, inanç turizmin olacağı, doğa turizmin olacağı Eğirdir kentiyle, Şarkikaraağaç’ın ormanlarıyla birlikte çok nitelikli bir alternatif turizm bölgesi. Bunun da yeteri kadar tanıtılamadığını ifade etmek istiyorum.
DÜNYAYA AİT BİR KOZMETİK MARKASI ÜRETİLMELİ
Kozmetikte üretilen parfümlerin neredeyse yüzde 80 hammaddesini gül yağı olarak biz gönderiyoruz. Ama kendimiz burada birkaç temel firmamızın dışında dünyaya ait bir kozmetik markamızı ne yazık ki şekillendiremedik. Buna yönelik mutlaka çalışmalar yapılmasını, kozmetikte buluş yapılacak bir eğitim anlayışının Isparta’da şekillenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü biz litrelerce gül yağını 50­60 avroya satarken adam 50cc’lik parfümü bize 100 avroya satabiliyor. Bunlar çok önemli ekonomik girdiler. Isparta’yı ancak bu şekilde katma değeri yüksek, çok daha yüksek geliri olan bir şehir haline dönüştürebiliriz. Dünya kozmetik merkezi haline de getirebiliriz diye düşünüyorum. Bunu parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum.
930’UNCU BIRAKTIM ŞUANDA 4 BİNİNCİ
Isparta’nın hak ettiği önemi hem Türkiye hem de dünyada alamadığı düşüncesindeyim. Biz 2011’de üniversiteyi bıraktığımızda SDÜ webometric’te üniversiteler arasında 20 bin üniversite içerisinde 930’uncuydu.Akdeniz Üniversitesi’nin önündeydik. Oldukça iyi bir üretim vardı. Şimdi 3500­4500 bandında. Özellikle yeni gelen yönetimdeki arkadaşların bunun farkında olduğunu biliyorum. Çok nitelikli , çok iyi bilim adamı arkadaşlarımız ne yazık ki SDÜ’den ayrılmak zorunda kaldılar. Bu arkadaşlarımızın tekrar kazandırılmasını önemli buluyorum. Özellikle Tıp Fakültesi’ndeki çok nitelikli arkadaşlarımızı kaybettik. Önümüzdeki dönem SDÜ’nün bir sıçrama dönemi olmasını diliyorum. Bir siyasi olarak değil bir akademisyen olarak elimden gelen katkıyı yapmayı hedefliyorum.
İLK KEZ TÜRK REKTÖRÜ OLARAK BEN TEMSİL ETTİM
Isparta, Dünya Üniversiteler Birliğinin yönetim kurulu üyesiydi. İlk kez orada bir Türk Rektör temsil etti. Bu da ne yazık ki o dönemde SDÜ Rektörüne nasip oldu. Ben 4 yıl o yönetim kurulunun üyeliğini yaptım. Oyla seçiliyordu. Avrupa’yı temsil eden 5 rektörün içinden en yüksek oyu alan bendim. Şuanda SDÜ ve Isparta’nın hak ettiği yerde olmadığına inanıyorum. Daha iyi yerlerde olması gerektiğine inanıyorum. Yönetimde bulunan arkadaşlarımın ve var olan tüm milletvekili arkadaşlarımın da bu gayret içerisinde olduğunu görüyorum ve bundan da mutluluk duyuyorum. Parti ayrımı gözetmeksizin SDÜ’nün gelişimine katkı koyacak tüm Isparta’nın vekil arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.”
TÜRKİYE’DE HERKESİN BİR KARAMSARLIK İÇİNDE OLDUĞUNU GÖRÜYORUM
Ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan CHP Milletvekili Metin Lütfi Baydar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uyandığımız, televizyon seyrettiğimiz zaman gri havanın olduğunu görüyoruz. Yatıyoruz yattığımız yatma değil, uyanıyoruz uyanma değil, içimiz televizyondaki haberleri almıyor. Bugün de mi şehit var diyerek yüreğimiz kaldırmaz bir acı içerisindeyiz. Bu sadece CHP olarak bizlerin duyduğu bir acı değil. Türkiye için karamsar mı olmamız lazım. Türkiye bölünecek mi, Türkiye şöyle mi olacak diye geçen konuşmaların olduğunu biliyorum. Türkiye’de herkesin bir karamsarlık içinde olduğunu görüyorum.
ATATÜRK’ÜN VE CUMHURİYET’İN NE OLDUĞUNU ANLAMAYA BAŞLADILAR
Önceden Türkiye Avrupa Birliği’ne kesin alınmamalı diyorlardı. Şimdi alınmalı demeye başladılar. Merkel, her ne kadar mültecilerle ilgili olsa da Türkiye’nin önemini kavradığı için 7 kez Türkiye’ye geldi. Avrupa Birliği’ne asla girmemeli denilen Türkiye’nin Haziran’da ŞENGEN vizesinin kaldırılarak tamamen Avrupa’da serbest dolaşımını sağlamaya çalışıyorlar. Bu AKP hükümetinin başarısı değil. O hani dudak büktükleri, parçalamaya, yok etmeye ve ortadan kaldırmaya çalıştıkları Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet nedeniyle Avrupa Birliği’nden bu kadar destek görüyorlar.
Davutoğlu, AB’nin ilerleme raporuyla ilgili Avrupa’ya gitti. Brüksel’de konuşma yapıyor Davutoğlu, ‘Biz İslamiyet ile demokrasiyi bir arada tutan Atatürk’ün kurduğu tek laik İslam ülkesiyiz’ diyor. Çünkü bu prim yapıyor. Onların kafasındaki ılımlı İslam modelindeki AKP Türkiye’sinin artık Avrupa ve Amerika’da prim yapmadığını onlar anladı. Avrupa ve Amerika’da anladı. Ancak Türkiye’nin bu şekilde Avrupa Birliği’ne girebileceğini gördüler. Yarın bir gün daha çok Atatürk’e sahip çıkan bir role girerlerse şaşırmayın. Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in ne olduğunu anlamaya başladılar. O yüzden enseyi karartmayacağız. AKP’nin değiştirmek istediği Cumhuriyet projesini değiştiremeyecekler. Başkanlık sistemi olsa bile Türkiye’nin üniter devlet yapısını ve Cumhuriyet yapısını bozamayacaklar. CHP, Türkiye’nin umududur.
AKP, AVRUPA’YA GİTTİĞİNDE BİZİM PROJEMİZİ SAHİPLENEREK KONUŞMA YAPIYOR
Avrupa’daki ve dünyadaki bu yaklaşımla birlikte yeni bir dönem geliyor. Bizim bu süreçte AKP ve Erdoğan’ı aşan, Türkiye’yi sahiplenen pozitif bir anlayışla heybemizi doldurarak yeniden yürümemiz lazım. 2019’a kadar seçim yok. 2019’ kadar seçim yok ama referandum olabilir. Referandum olsa bile partili cumhurbaşkanlığı, yarı başkanlık ya da parlamenter sistem devam edecektir. Onun ötesinde 2019’da hem yerel hem de genel seçimler yapılacaktır. Ağustos ayında da Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Haziran ya da Temmuz ayında tüzük ve program kurultayı çalışmaları sürüyor. Bir tüzük program kurultayı olacak. Bu kurultayda heybemizi dolduracağız. AKP ve Erdoğan’ın ötesinde yeni kelimeler ile 2019’a kadar olan sürede bunları doğru anlatabilirsek vatandaşa doğru ulaşabilirsek 2019’da iktidar olacağımıza olan inancım tamdır. Ben kendimi sorumlu vekil olarak görmüyorum. Ben Isparta’nın vekiliyim. Türkiye’nin umudu ve çıkışı CHP’dir. Cumhuriyet projesinin adıdır CHP. AKP, Avrupa’ya gittiğinde bizim projemizi sahiplenerek konuşma yapıyor. Davutoğlu bu şekilde konuşmaya başladı. Avrupa’da ılımlı İslam prim yaptığı için bizim projelerimizi kullanıyorlar. Ilımlı İslam’ın anında radikal İslam’a dönüştüğünü gördüler.
TACİZ OLAYLARI YÜREĞİMİZİ DAĞLIYOR
Son dönemde taciz olayları yüreğimizi dağlıyor. Bu durumların kabul edilemez olduğunu herkes tarafından biliniyor ama neden böyle olduğumuzu kendimize sormamız gerekiyor. 4+4+4 geldiğinde ben bir açıklama yapmıştım. Türkiye’de 2 ana kol üzerinden eğitim yapılır. Biri inanç, biri de bilimsel modern eğitimdir. Modern eğitim dünyayı sorgulayan, öğrenmeye çalışan eğitim sistemidir. Bu eğitim modelini birbirine karıştırırsanız buradan bir şey çıkmaz demiştim. Bizim İmam Hatip öğrencilerimizin 5 dil bilmesi gerekiyor. Diğer din adamları ile tartışabilecek kadar dil öğrenmemiz gerekiyor. İtalya’nın papazları 4­5 dil biliyor. İmam ve müezzinimizin kaliteli ve nitelikli olmasını istiyorum. Öteki tarafta bilimsel eğitim yapacaksak bunu karıştırmayalım dedik ama anlatamadık. Bilimsel eğitim her şeyi sorgular ama dinde sadece inanılır. Bilimsel eğitimin içerisine bunu karıştırırsanız olmaz. Yaratıcı düşünceye sahip olan insan çıkmaz. Önümüzdeki dönemlerde icat edilecek bir alet neden Türkiye’den çıkmasın. Bu eğitim ile bu mümkün değil. İlkokuldan bu yana Türkiye için yararlı olmak isteyen bir nesil yetiştirmediğimiz sürece eğitimde başarılı olamayız.
2019’DA İKTİDARA GELECEĞİZ
Son 15 yılda AKP birçok olumlu şeyler yaptı. Yollar ve köprüler yapıldı. Bunu bütün hükümetler yapacaktı. İçine ettikleri bir tane konu var o da eğitim. Türkiye için yararlı gençler yetiştirmek yerine bana oy versin diye yaparsınız üretim sağlayamazsınız. Cumhurbaşkanı herkesi temsil ediyorsa Suudi kralının önünde düğmelerini iliklemeyecek. Biz bu kötü durumdan Türkiye’yi kurtaracağız. 2019’da iktidara geleceğiz.”
ÜNİVERSİTE TEK TİP VE TEK MODEL OLAMAZ
Diğer taraftan bir gazetecinin FETÖ/PDY operasyonunda eski Rektör Prof. Dr. Hasan İbicioğlu ve eski yönetim kademesinin tutuklanmasıyla ilgili görüşlerini sorması üzerne Baydar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Üniversiteler her türlü fikrin onaylanabildiği ama sonunda ortak aklın olduğu kurumlardır. Üniversite tek tip ve tek model olamaz. Tek düşünceden olamaz. Üniversite devamlı üreten canlı bir organizmadır. Ben üniversitede ortak aklı oluşturmaya çalıştım. Üniversiteye ister cemaat ister ülkücü isterse de sol içerisinde okuyarak gelsinler bir entelektüel bir birikiminiz varsa bunun nirvanasında temel yanlışlar yapılmaz ama siz niteliğe önem vermeden insanların bilimsel derecelerine bakmadan, bu adam bana oy verir mi vermez mi anlayışını ortaya atarsanız o zaman bu mutlaka günün birinde görülür ve cezalandırılır. Dünyanın ilk üniversitesi Bolonya üniversitesidir. 1070 yılında kurulmuştur ve ilk 5 rektör papalıktan gelmiştir. Bu üniversite çok sayıda düşünür yetiştirmiştir. Üniversiteleri kimin
kurduğu değil yetiştirdiği kişiler önemlidir. Üniversiteler tartışma alanlarıdır. Siz üniversitelerde tartışmayı ortadan kaldırırsanız sorun olur. 2004 yılında üniversiteye geldiğimde çok keskin kalıplar olduğunu gördüm. Bunları bir arada nasıl buluşturabileceğimizi düşündük. Sabah 07:00 toplantıları gerçekleştirdik ve bu toplantılara bütün gruplardan insanlar davet ettik. Her gün 1,5 saat nasıl bir üniversite hayal ettiklerini sorduk. Herkesin üniversite için isteklerinin aynı olduğunu anlattık. Üniversite için bütün düşünceler aynı olunca bir kaynaşma söz konusu oldu. Üniversitede tartışma ortamı olmadan bulunduğu kesimden bir adım öteye gidemez. O yüzden olay yargıdadır. Yargıda olan bir olay için benim yorum yapmam yanlış olur.
BİR YÖNETİCİ DEDİKODU İLE UĞRAŞMAZ BEN BU KİŞİLER İLE MEŞGUL OLMADIM
Yanlışı olan birisi varsa yargı bunu mutlaka değerlendirecektir. Üniversiteyi yönetim modeli açısından, bundan sonra yönetici olacaklar için bir önerim var. Liyakat esasını önde tutmadığınız takdirde, bu benim adamım, o benim adamım değil mantığı olduğu sürece üniversitelerde başarı elde demezsiniz. Rektörlük yaptığım zamanlar kimsenin ekmeği ile bilerek oynamadım. Mesela bir öğretim görevlisinin kadroya geçmesini projelere bağlarsanız üretmeye başlar ama bunu göz ardı ederseniz yalakalık yapar. Türkiye’deki bütün sistemlerin bu şekilde olması lazım. Bütün kurumların bu şekilde yapılması gerekmektedir. Üniversitede bu kaybedilirse olmaz. 930’dan 4500’e geriledi. Neden düştüğünü sorgulamıyoruz. Bütün proje üreten adamları atamaz, yalakalık yapanı atarsan sonuç bu olur. CHP’nin ilerleyen dönemlerde konuşması gerektiği önemli hususlardan birisi de budur. Adam bana karşı olsa bile nitelikli ise ben onun elinden tutmak zorundayım demesi gerekmektedir. Kutuplaşmanın bir anlamı yok. Erdoğan’ın Türkiye’yi kutuplaştırmasının bir anlamı yok. Türkiye’yi kucaklayan bir anlayış gerekmektedir. Bir yönetici dedikodu ile uğraşmaz. Ben bu kişiler ile meşgul olmadım. Ben proje üreten arkadaşlar ile uğraştım.”

Bu haber 750 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...