Dün okullarda zil çalmadı

25 Eylül 2014 16:04

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Balaban, milli eğitimdeki haksızlıklara, hukuk tanımazlığa, adam kayırmalara karşı isyanın doruğa çıktığını bu sebepten dolayı iş bırakma eylemi yaptıklarını açıkladı. Balaban, eylemde taleplerini sıraladı.

Dün Türk Eğitim-Sen’e bağlı öğretmenler Belediye İş hanı önünde iş bırakma eylemi yaptı. Sendika Başkanı Ali Balaban, isyanlarının artık doruk noktaya ulaştığını ve çözüm istediklerini söyledi. Geniş katılımla gerçekleştirilen eylemde Balaban, tepkilerini ve taleplerini özetle şu şekilde sıraladı; “Bugün, milli eğitimdeki haksızlıklara, hukuk tanımazlığa, adam kayırmalara karşı isyanın doruğa çıktığı gündür. Bugün, Hz. Ömer adaletini elinin tersiyle itenlere, milli eğitimde ayrımcılık kokan uygulamalara, yılların emeğiyle elde edilmiş makamların yandaşlara, torpillilere, sırtı kalın olanlara peşkeş çekilmesine “dur” denildiği gündür. Bugün, eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarının tırpanlanmasının, öğretmenlerin itibar kaybetmesine neden olan uygulamaların, akademik zam sözü verilmesine rağmen bu sözünün arkasında durmayanların, çalışanlara enflasyon farkını dahi çok görenlerin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin protesto edildiği gündür. 24 Eylül tarihinde (dün) tüm Türkiye genelinde sendikacılığın evrensel asgari standartlarını karakterinde taşıyan bütün sendikaların da desteğiyle iş bırakıyoruz. Okullarımızda bugün ziller çalmıyor, eğitim çalışanları işbaşı yapmıyor.

“DAHA DEMOKRATİK YÖNETİM İÇİN ALANLARDAYIZ”

Bugün yandaş yönetici atamalarına hayır demek için, Sendikamızın nöbet ücretleri ile ilgili 6 saat ek ders talebinin yerine getirilmesi için, Eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları için, İlk defa alamadığımız enflasyon farkı için, Üniversite çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları için, 4/C’lilerin kadroya alınması için, Taşeronlaşmaya karşı durmak için,

Akademik zam sözünün yerine getirilmesi için, Özel okulları teşvik edip, imkânsızlıklarla cebelleşen devlet okullarına üvey evlat muamelesi yapıldığı için, Öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının kaybettiği itibarları için, Daha demokratik üniversite için alanlardayız!

“BUGÜN SİYASET İLİŞKİLERİ GÜÇLÜ OLANLAR GÖREVLENDİRİLİYOR”

Bilindiği gibi okullarda yöneticiler birer birer tasfiye ediliyor. Bilgisi, birikimi, ödülleri ve başarıları ile adından söz ettiren, okulu TEOG’da, üniversite sınavlarında başarılı olan, öğrenciler, öğretmenler ve veliler tarafından takdirle karşılanan, canını dişine katarak okulunu zirveye taşıyan okul müdürlerinin sırf siyasi iktidarın kapı kulu olmadıkları için, sırf MEB yetkilileri istemediği için görevlerine son verildi. Onların yerine masa başı ilişkileri, akrabalık, dostluk, yandaş sendika, siyaset ilişkileri güçlü olanlar görevlendiriliyor.

İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ

Öğretmenlerin, akademisyenlerin ve diğer tüm eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları da giderek zafiyete uğramaktadır. Oysa bir toplumun ancak ve ancak eğitim ile kalkınabileceği göz önüne alındığında; öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim çalışanlarının, üniversite çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarını dünya ülkeleri seviyesine çıkarmak, onların insanca ücretlerle yaşamasını sağlamak bu ülkeyi yönetenlerin en asli görevlerinden biridir.

DİĞER ÜLKELERDEKİ MESLEKTAŞLARIMIZLA

ARAMIZDAKİ MAAŞ FARKI UÇURUM

Akademisyenlerin de ciddi ücret sorunları bulunmaktadır. Göreve yeni başlayan bir araştırma görevlisi 2388 TL, 3/1 derecedeki bir yardımcı doçent 2831 TL, en kıdemli profesör ise 5184 TL ücret almaktadır. Türk akademisyenler yurtdışındaki meslektaşlarına göre kat kat düşük kazanmaktadır. Örneğin öğretim üyeliğine giriş maaşı Kanada’da aylık 5733 dolar, Almanya’da 4885 dolar, ABD’de 4950 dolardır. Kıdemli öğretim üyeleri ise Kanada’da 9485 dolar, İtalya’da 9118 dolar, İngiltere’de ise 8369 dolar kazanmaktadır. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, akademisyenlere zam sözü vermişti ancak bu söz aylar geçmesine rağmen yerine getirilmemiştir. Şimdi kendisi de bir akademisyen olan Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu da zam sözü vermiştir. Son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, akademisyenlere unvan farkı gözetmeksizin 1000 TL zam yapılması için çalışma başlatıldığını bildirmiştir. Davutoğlu’nun ve Çelik’in sözünde durup, durmayacağını zaman içinde göreceğiz. Ancak şu da var ki; bir yandan zam sözleri verilirken, diğer yandan üniversite geliştirme ödeneğinin kaldırılacağına dair haberler kamuoyu gündeminde yankılanmaktadır. Bu nasıl bir çelişkidir? Sendika olarak bunu kabul etmiyoruz. Kazanılmış hakların gasp edilmesine seyirci kalamayız. Üniversitelerin toplumun aynası olduğunu düşündüğümüzde, akademisyenlerimizin insanca yaşayabilecekleri, geçim derdini düşünmeyecekleri ve bunun yanı sıra kendilerini geliştirebilecekleri ücretler alması hayat memat meselesidir.”

 

 

 

Bu haber 755 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...